Roma

 ROMA


Sabah 08.00 uçağına yetişmek için 04.30 da başlayan gün, güzel olacak. Bu zamana kadar çoktan gitmeliydim, gidebilirdim  diye düşündüğüm Roma, heyecanlandırıyor beni. Esin’le bu ikinci uzun yol arkadaşlığımız birlikte çok güzel anları ve anıları paylaştığımız.           
Roma Havaalanına çabucak geldik ama çıkış o kadar çabuk değil…L Bagaj  hizmetinin hep yavaş olduğundan şikayetçi sıkça gelenler.
’Hiçbir karşılaşma tesadüf değildir ‘ sözü benim için bugün.
Açılmayan telefonumun çaresi oldular Adnan Menderes Havalimanında tanışıp, kısacık sohbet ettiğimiz Ayten Hanım ve  Roma yakınında oturan kızı Elif. Teşekkürler Salman ailesiJ
 Dünyanın en eski ve en güzel şehirlerinden biri olan Roma, yedi tepe üzerine kurulmuş, 2800 yıllık yaşanmışlıkları gözünüzün önüne seren,şahane bir şehir. Kolay ve rahat gezmenin, zamanı doğru kullanmanın, ilk koşulu gitmeden önce araştırma yapmak, gittiğinizde de ilk bulduğunuz Turizm  Danışma'ya uğramak:)

Şehir kartları her zaman pratik ve hesaplı. Roma’da Roma Pass dışında Roma ve Vatican’da geçerli olan Omnia pass da var. Havaalanı  turizm büroları, Merkez istasyonlarda bulunan bürolardan daha yetersiz gibi . Omnia Pass yoktu örneğin. Havaalanı çıkışında,  sağa dönüp biraz yürüdüğünüzde Termini ve Vatikan’a giden otobüslere,  sola döndüğünüzde de tren istasyonuna  ulaşıyorsunuz. Üç otobüs şirketi yanyana ,hem sık hem çabuk  (5€). Havaalanında taksiciler çok yaman 40€ dan başlayan ve aşağıya inen fiyatlarla iknaya çalışıyorlar. 


Yol o kadar uzun değil ama trafik çok yoğun Termini bölgesinde. Çok büyük bir gar Termini. İçi tren, dışı otobüs ve her yanı insan dolu. Otel ve yeme içme mekanları bol, tarihi merkezlere  yakın , uzak olanlara ise ulaşımı çok kolay bir bölge. 


 Antica Bohem Trattoria, otel görevlisi Simone’nin çok yerinde önerisiydi. Beyaz masa örtüleri,kumaş peçeteleri, ortamı,çalışanları ve yemekleri iyiydi. Ravioli ve salata seçimi iyiydi ancak tatlı denemedik.




Ekmek ücretli (2€), masaya çiçek gibi yerleştirilmiş çubuk krakerler güzel.
Kısa da olsa çevreyi tanıma zamanı, tutturduk bir yol geldiğimiz yer: Piazza Esquilino, meşhur Santa Maria Maggiore, bu meydanda, yağmur  başladı …


Biraz sola yürüdük Cavour caddesi geri dönüp kahve içmek en güzeli yağmur manzaralısındanJ Teşekkürler güler yüzlü, filipinli Christopher…(kahve güzeldi,3€)
   Kısa bir yürüme mesafesi Republica Meydanı.
 Eski adı Esedra şimdiki adı Republica Meydanı(Cumhuriyet Meydanı) yedi tepeli şehrin en küçük tepesinin zirvesine yarı dairesel meydan.Yarım ay şeklinde iki binayla çevrelenmiş bu meydanın ortasında fıskiyeli, havuzlu Fontana Delle Naiadi (Periler çeşmesi) var. Dört su perisi : kuğuyu tutan gölleri ,denizi simgeleyen ata binen okyanusları ,canavarın üzerine uzanmış olan nehirleri,ejderha üzerine eğilen yer altı sularını simgeliyormuş. Buradan  Via  Nazionale,  dondurmacılar, kitapçılar…


Dondurma ücretleri şoför'e ödenir:)


Bu da bizim şansımız, Hoşgeldiniz konseri :)
ST.PAUL’S  kilisesi önünde 3 tenor konseri afişiJ İlk gece güzel karşılama güzel şarkılar,çağlayan sesler … İyi ki gelmişiz.

2.GÜN     Sabahtan    düştük yollara, Republica'da Santa Basilica Santa Maria Degli Agneli ile başlıyoruz gezmeye. Dışıyla i tam bir tezat olan kilise .16. yüzyılda  Michelangelo tarafından tasarlanmış. Diocletianius Hamamları'nın frigidarium kalıntıları içerisine inşa edilmiş.Bu ortaçağ-rönesans dönemi yapıda ki Roma'daki Rönesans tarzı tek kilisede Galileo’nun fizik deneylerinin yer aldığı bir bölüm ve Francesco Bianchini(Astronom filozof) tarafından yere çizilmiş meridyen üzerinde, kubbe duvarındaki delikten giren güneşin saati ve ekinoksları gösteren  bir güneş saati  bulunuyor. Ve meydanın ortasında 1900 yılı yapımı Naiadi Çeşmesi

Tur satmak isteyen citysighteeing  çalışanlarından çabucak uzaklaşarak Santa Maggiore’ye ulaştık. Hava çok sıcak, içerileri serin, tavanlar da yüksek olunca tam dinlenmelik ve seyirlik. Anlatılara göre Papa Liberius rüyasında Meryem’i görür, Liberius’a bir kilise yaptırmasını, yerinin de karı ilk gördüğü yer olmasını söyler. Ertesi gün 5 ağustos sabahı , Papa burayı karla kaplı görür ve inşaat başlar.  Süslemeleriyle ünlü bu kilisenin tavanındaki yıldızların Amerika’dan ilk getirilen altınlardan yapılmış olduğu söylenir. 5 ağustosta yapılan anma törenlerinde ayin sırasında tavandan karı temsil eden beyaz gül yaprakları dökülür, gece yarısı ayininde ise itfaiye yapay kar yağdırırmış.



 Dijital dünyamızın çağa uyan mumları. İçimden yakmak gelmedi :(



Piazza Navona’ya gitmek için Termini’den 64 ya da 40 no’lu otobüse binmek gerekiyormuş. Binelim ROMA PASS'ımızı da kullanalım dedik pass’ı bastık ama üzerinde belirgin bir değişiklik olmadı, damgalandı mı damgalanmadı mı belli değil. Merakımızı farkeden çok yardımsever bir italyan gencin anlama ve anlatma çabasıyla hem passımızın onaylandığını öğrendik hem de en yakın durakta indik :))) (çok hafif kabartma gibi)

Piazza Navona çok güzel, hareketli ve kalabalık. Meydanda 3 çeşme var ama en önemlisi ortadaki  4 ırmak çeşmesi (fontana dei quattro fiumi). Nil, Tuna, Ganj ve Rio de la Plata nehirleriyle Afrika, Asya, Avrupa ve Amerika’yı simgeleyen Bernini  eseri. Diğerleri de Moor ve Neptün çeşmeleri.Etrafı seyredip yemeğinizi yiyebilirsiniz ,tüm ünlü meydanlarda olduğu gibi 10 e dan aşağı bir şey yok gibi… Piazza Navona’dan  Panteon’a  yürürken çevrenin güzelliği kalabalığın sıkıntısını alıyor.
Panteon: bütün tanrıların tapınağı...
İlk olarak antik Roma'nın tüm Pagan tanrıları için tapınak olarak yapılmış. Sonrasında  içinde ünlü kişilerin mezarlarının olduğu ki Raphael'in de mezarı burada, Roma yapıları içinde büyük olasılıkla dünyada da en iyi korunmuş yapısı. Roma'daki en eski beton kubbenin tavanındaki Oculus(göz) adı verilen dairesel boşluk(2.7m) tapınağın ebedi ve tek ışık girişidir.Panteon’da büyük bir hazırlık vardı, koroyu dinlemek isterdik ama yolumuz uzun.
(vikipedia alıntı) pantheon foto vikipedi ile ilgili görsel sonucu
Programda Campo de Fiori var. Burası renkli ve cıvıltılı üstelik turistik olmasına rağmen fiyatlar meydanlara göre daha düşük. Pazar günleri hariç sabah 07den 1300 kadar kurulan pazarda sebze,meyve,makarna,peynir ve şarküteri ürünlerinin bulunduğunu öğrendik ama göremedik.Meydan ortaçağ ve Rönesans dönemlerinde hareketliymiş.Hayvan pazarı kurulan bu meydanda sürekli duran darağacında da  halka açık idam cezaları gerçekleştiriliyormuş.Meydanın ortasında heykeli  bulunan Giordiano Bruno’nun  (gökbilimci,filozof ,matematikci) da burada diri diri yakılmış.
                                         
campo de fiori ile ilgili görsel sonucu
  İç karartıcı bu bilgiden sonra,Tevere nehri kıyısı, Garibaldi köprüsü ,İsola , karşıya geçiyoruz Trastevere .Trastevere gençlerin tercihi diye anlatılıyor. Piazza Belli ‘den geçip Piazza Santa Maria doğru yürürken pek çok dondurmacı ve yerel yeme içme mekanları var. Santa Maria in Trastevere'nin önünde dondurmalarımızı yiyerek biraz dinlendik.Yine Piazza Belli'den şair Belli Heykelinin ordan tramvaya bineceğiz.Oraya dönerken gördüklerimiz ise çağımızın anlatımıydı. Nerede ve kim olurlarsa olsunlar özellikle çocuk ve gençleri kendinden geçmiş, hayattan vazgeçmiş gördüğümde çok üzülüyorum. Tramvay gelse de gitsek çok yorulduk.
Fiume Tevere, İsola tiberina                                        
Otelin tren ve otobüs garlarına yakın olması durmak bilmeyenlere çok büyük kolaylık. Biraz dinlendik ya Termini’ye gidiyoruz Napoli tren biletimizi almak için.Termini’deki bilet ofisi önündeki numaramatikten önce trenler hakkında bilgi edinmek için sıra aldık, çok güzel dinleyip,anlatan görevli bize iki seçenek sundu. Daha kısa sürede giden 26e luk tren, 2 saat 40 dakikada giden 11.80 e luk tren. Tabii ki ikinci seçenek gezmeye geldikJ Makinalarda işlem çok daha çabuk.
3.gün
Kalkmak zor geldi sanki ama program yoğun. Termini Metro B ve Colosseo kalabalık ama bunaltıcı değil…

Palatino, Roma Forum...

 Palatino,Roma Forum arkasından Piazza Venezia ve Palazzo Venezia (giriş ücretsiz).

Buradan Trevi Çeşmesi (hala bakımda idi)dileklerimizi dilemiş, paramızı sol omuzumuz üzerinde atmış saysın artıkJ Spagna Meydanı ve İspanyol merdivenlerinde iğne atsanız yere düşmeyecek, merdivenden para kazanıyor akıllı ve şanslı insanlar. Tüm çevre de öyle çünkü mutlaka bir şeyler yiyip içiyorsunuz bir şey almasanız da. Spagna meydanı restoran ve kafelerle çevrili değil,hepsi meydana çıkan ya da paralel sokaklarda. 34 ü görünce İstanbul geldi aklımıza oturduk , yan masadaki İstanbullu iki genç hanım Fettucini önerdiler biz de beğendik.Teşekkürler Derya…
Daha çabuk olsun diye Piazza Popola’ya metroyla mı gitsek dedik yürüyerek gitmek çok yerinde bir tavsiye olmuş.
Piazza Popola
Koca meydan,elips şeklinde,orada bulunan kiliseden almış adını ama şimdilerde halk meydanı diye adlandırılıyormuş.İkiz gibi görünen ama farklılıkları olan  iki kilise arasından meydana çıktığımızda Dikilitaş ve çeşme karşımızda. Üst tarafta da  Villa Borghese var, meydandan yukarı çıkmak gerek…

 Çıktım, parkın içinde dakikalarca yürüdüm,bir sürü güzellik gördüm ama Galeri Borghese’e ulaşamadan dönmek gerekti. Bazı yerler de kalmalı bir başka gelişeJ Meydanın sağ taraftaki giriş kapısının karşısından Metro A hattıyla Republica’ya dönüş. Dinlenmek lazım…
4. gün
Vatican yolcusu kalmasın… Republica’dan A Metro hattıyla (kırmızı-Babtistini yönü) Ottaviano oradan kısa yürüme mesafesi  S.Pietro Meydanı. Saat sabahın 10.00 u meydan hıncahınç dolu, sıranın ucu görünmüyor. Gitmeden araştırıp okumanın (yazanların el ve emeklerine sağlık) bilgisiyle Sistini’ye dönelim dedik sandık ki daha az bekleyeceğiz. Tam 2 saat bekledik, değer ama çok yorucu kolaylaştırmak lazım.(internet bileti ya da grup) 
Kendi postanesi, bankası ve hukuk sistemine sahip dünyanın en küçük ülkesi Vatikan.



Vatikan müzeleri ve Sistine Şapeli hakkında söylenecek söz, kullanılacak fotoğraf az kalır, görmelisiniz.Eserler çok zarif ama görevliler için aynı tanım geçerli değil ne yazık ki…



 Şapel’den S Pietro'ya geçtik ki devasa bir basilikahristiyanlığın en büyük kilisesi (60.000 kişi kapasite).Vatikan rehberli gezilmeli diye düşündüm çıkınca…









Sütunlu yoldan    S.Angelo Kalesine   yürürken S.Pietro kafede biraz soluklanalım dedik ama çok keyifsizdiL Biraz sabredip yolun sonundaki Sanat kafeye girseymişiz daha iyi olurmuş, bilmiyorduk ki…
 S. Angelo Kalesi: hapishane ve Papa’nın evi olarak kullanılmış, içinden Vatikan’a giden gizli bir yolu olan, Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan’ın tutsak kaldığı kale kapalıydı. Ekim – Mart aylarında 09-14 arası açıkmış.


 Önündeki Hadrian Köprüsü ve çevresini görüp,40 no’lu otobüsle ver elini otel…

Biraz dinlenip kendimize geldikten sonra akşam yemeğinden önce bir tramway turu Roma’da tramvaya binmedik demeyelim.  Porta Maggiore’yi  gördük  Aurelian duvarlarının doğu kapısı… Önceden gözümüze kestirdiğimiz Alessio’a gitme zamanı. Rezervasyonumuz yoktu ama şanslıydıkJ Beğenmeyeceğiniz bodrum katta, iç içe odalardan oluşan her anlamda şık, zarif ve lezzetli bu mekandan keyif ve memnuniyetle ayrıldık. Dinlenme ve unutmadan notları alma zamanı…      
Bir fiyat örneği olsun dedim bir de öneri Bruchetta con tomate(sarımsaklı, domatesli kızarmış ekmek) çok basit ve lezzetli. 
5. gün   
Bugün yavaş günümüzJ Listemizde olan görmemiş olduğumuz yakınımızdaki yerler, birkaç küçük alışveriş…Yarın Napoli var çok yorulmamak gerek.  
Önce dört çeşme ( Quatre Fontane) geç Rönesans eserleri: Roma sembolleri…       
Dört çeşme'den biri...
Quirinale bahçesiat terbiyecisi heykeli.
Quirinale Meydanı

önceleri Papanın sonra İtalya kralının şimdi ise Cumhurbaşkanlığı resmi konutu olan Quirinale Sarayı…Önünde 2 asker,1 polis arabası ve 2 polisin beklediği bu sarayı bilet alarak  gezebiliyorsunuz J
 Meydanda Makarna Müzesi de varmış ama gözümüzden kaçmışJ
Aşağı doğru yürüdüğünüzde Trevi Çeşmesi ve Spagna Meydanına gidiyorsunuz biz oraları gördüğümüzden sağa dönüp Piazza Barberini’ye çıktık.Bernini’nin eseri Poseidon’un oğlu Triton’un belden aşağısı balık şeklindeki heykeli bu meydanda.
Buradan Piazza Republica ve siestaaa.Üç günde İtalyanlara benzedik ya…
 National müzeden başlayan öğleden sonraki gezimiz Piazza dei Cinquecento’dan Piazza İndependanza’ya oradan sola dönüp Via Settembre’ye çıkarak Santa Maria Degli’ye gelinceye kadar sayısız tarihi eser gördük. Roma dedikleri gibi tam  bir açık hava müzesi.  Teatro del Opera’nın önünde çok şık bir kalabalık, Bertolh Brecht’in bir oyunu var (gelmeden bakmıştım, yer yoktu). Akşam yemeği  Trattoria  D’azeglio’da  tercihim sebze çorbası (zuppa di verdura).
Bunlar da böyle :)
Ne ka Vespa o ka tamirhane...
Ve çeşit çeşit makarna...

Dolu dolu beş günün sonunda hala gezilip görülecek yerler ve tadılması gereken tatlar var… Merkezi bir yerde kalıyorsanız hemen her yer yürüme mesafesi, ulaşım araçları kalabalık olsa da ulaşmak kolay, insanlar birbirlerine genelde yardımcı oluyor. Yaşlı Hanımların zarif şıklığı gözünüzü okşuyor. Kitapevlerine hayran oluyorsunuz, dondurmaya ve kahveye alışkanlığınız artıyor.
Napoli'de görüşmek dileğiyle :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar