Arapapıştı Kanyonu, Nysa Antik Kent


Nisan 2017'de turizme açılan kanyona, bir yıl sonra öğretmen arkadaşlarım,  rehberimiz branşdaşım Gülay Kuruoğlu, acente görevlisi sevgili Gözde ve tanıma fırsatı bulduğum güzel insanlarla birlikte gittim.  İyi ki gittim, gördüm.
İzmir'e uzaklığı 200 km. yaklaşık 2.30 saat. Sabah erken çıkınca kahvaltı molası otoyol'da Mola tesislerinde verildi ama orada verilmese iyiydi. Ne hizmet, ne fiyat durmaya değmez.
Ege'de yollar keyiflidir. Manzara güzel, arkadaşlar neşeli, rehber bilgili olunca anlamadan geldik ki, Kemer Barajı fotoğrafı yakalayamadım. Baraj ismini , Makedonya kralı Büyük İskender tarafından Aphrodisias'a gitmek için, doğal mermer taşından yaptırılmış ''Kemer Köprü''sünden almış. Su seviyesi azaldığında görülebilmekteymiş.
Aydın'ın Bozdoğan ilçesindeki Kemer Barajı(Bozdoğan barajı da denmekte) Akçay üzerinde 1954-1958 yılları arasında yapılmış, 1958'de hizmete girmiş.
Kanyon'a yaklaşırken balık çiftliği görüntüleri kaplıyor baraj gölünün üzerini.
Neyse az sonra bakmaya doyamayacağımız müthiş bir berrak yeşil görüyoruz.
Arapapıştı Kanyonu bu barajı besleyen Akçay'ın yıllar içinde oluşturmuş olduğu bir kanyon. Aydın B.B.B. Özlem Çerçioğlu dünyanın 8. harikası diyor burası için. Akçay Vadisi'nde iki göl arasında bulunan kanyon, antik dönemden bu yana insanların saklanmak ve dini hayat yaşamak istediği yerlerden biri imiş. Sular çekilince ortaya çıkan Pers mezarı, gizli manastır, Körteke Kalesi(Kale Tepe), mağaralar, bitki örtüsü ve doğal yaşamıyla gerçekten çok çekici bir yer. 
Gri Balıkçıllar, Karabataklar...

M.S. VII.yüzyılda Bizans Hükümdarı Heraklius zamanında Aphrodisias'ı doğu yönünden istila etmeye çalışan Arap ordusunun karşısına bu kanyon çıkınca, Arapların şaşıpkaldığı yer anlamında ''ARAPAPIŞTI'' denmiş. 6 km. uzunluğunda, 380 metre yükseklikte, en dar yeri 12 m.



M.Ö. yaklaşık VI.yüzyıla ait Pers kaya mezarının yüksekliği zeminden 1.8m, eni 8m. Barajın su seviyesi yükseldiğinde sular altında kalıyormuş.
Alınlığın tam ortasındaki iyon başlığı ve sütun tasvirinin burada görüldüğü ve benzerine rastlanmadığı söyleniyor.

Kamp alanları ve yürüyüş yolları üzerinde çalışılıyormuş.

Gizli manastırın burası olduğu söyleniyor, uzaktan bu kadar görebiliyorsunuz zamanla gezilebilir hale gelir belki.
 Körteke Kalesi'nin günümüze kalanları.
Balıkçıl gösterileri.
Şimdilik iki katamaran var, kanyon gezisi yapan. İki saat sürüyor bu keyifli gezi. Az da olsa birşeyler yiyebileceğiniz yerler, küçük bir yerel pazar ve dondurma var:) Hafta sonları çok kalabalık oluyormuş.
Biz yemek için Atça'ya, Arif Abi'nin yerine gidiyoruz. Çok büyük emekle, bataklık kurutularak organik alan haline getirilmiş. Gölcük kenarı, meyve ağaçları arasında lezzetli köftelerimizi yiyerek, kendimize geldik. Balık,tavuk seçenekleri var.
Atça'yı çoğumuz Atçalı Kel Mehmet Efe'den biliriz. 1802-1830 yılları arasında yaşamış. Nazilli, Arpaz'da doğan, küçük yaşta babasını kaybedince dokuz yaşlarında iken anne yakınları yanına Atça'ya taşınıp Şerif Hüseyin Ağa'nın çiftliğinde kır bekçiliği ve ırgatlık yaparak büyür. Yoksulluk, kimsesizlik ve üstüne kel oluşu nedeniyle itilip kakılıp, horlanarak büyürken bir de ağanın kızı Fatma'ya aşık olmaz mı? Ağanın adamları bir gün kahvede üstüne yürüyünce ''buralarda yaşanmaz'' deyip dağa çıkar(1820). O günden sonra yoksulların koruyucusu, zalimlerin korkusu olur. Osmanlı'ya başkaldırır 1829'da Aydın Vilayeti yönetimini ele geçirince bir de mühür bastırır. ''Vali-i Vilayet, Hademe-i Devlet, Atçalı Kel Mehmet'' Vilayetin valisi, Devletin hizmetlisi, Atçalı Kel Mehmet. Bu arada büyük bir düğünle Fatma'sına da kavuşmuş. Ancak bir pusu da hayatını kaybetmiş. Türküler yakılmış adına. Atça girişinde heykeli var.

NYSA
Buraya kadar gelip Nysa Antik Kent'i görülmeden dönülmezdi tabii ki.
Helenistik devir, Karya bölgesinin önemli Antik şehirlerinden Nysa. Augustus devrinin ünlü gezgin ve coğrafyacısı Amasyalı Strabon(M.Ö 63-M.S 21) ve Tarihçi Bizanslı Stephanos'dan(MS 6.y.y.) öğrenmişiz burayı.
M.Ö III. yüzyılın ilk yarısında  Seleukos'un oğlu I. Antiochos Soter tarafından, bir akarsuyun kuzeyden güneye ikiye ayırdığı araziye iki şehir olarak kurulmuş, üç köprüyle bağlanmış. Kuzeydoğu'da 10.000 kişilik tiyatro, batısında Gymnasium ve stadium, kuzeyinde Bizans yapı kalıntısı ve kütüphane bulunmakta. Dere yatağının doğusunda bulunan Agora, Meclis binası ve Roma Hamamlarını zamansızlıktan göremedik.
Roma İmparatorluğu zamanında Anadolu'nun iç bölgelerinin Karia ve İonia bölgelerine ulaştığı ticaret yolu üzerinde bulunan Nysa (Athymbra) o dönemde kültürel alanda çok önem kazanmış.
İlk kazı ve araştırmalar 1907- 1909 yılları arasında yapılmış. Halen sürüyor. Burada bulunan eserlerin asılları Aydın Arkeoloji Müzesine götürülmüş, burada asıllarına uygun kopyaları(röprodiksiyon) sergileniyor.

MS 130 yılı civarı yapılmış iki katlı Kütüphane binası Ephesos Celsus kütüphanesinden sonra Anadolunun en iyi korunmuş ikinci antik kütüphanesi imiş. Kütüphane, toplantı salonu ve Mahkeme salonu olarak kullanılmış. Strabon burada eğitim görmüş.


Tiyatro tarafından değil, girişte surların oradaki merdivenlerden kütüphane binasına ulaşmak daha kolay.

Stadyum
Ve Menderes Nysa'sını  bekleyen zeytin ağaçları.
Bugünden kalanlar: berrak yeşil, huzur, yaşanmışlıklar ve dostluklar :)










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar