Zeytin Yaprağı Yeşil Altında Kahve Pişir
Önceki yazıda kahveyi pişirdik. Köpüklerinde keyif, içiminde kırk yıllık hatırı olacak sohbetler, telvesinde geleceğe dair umutlar vardı. Yeşil yapraklı zeytini, hani tüm kutsal kitaplarda adı geçen, mitolojinin baş kahramanlarından, ölümsüzlük, kutsallık, adalet, bilgelik, barış, zafer, sağlık,arınma... yani insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolünü de bu yazı anlatsın diyeceğim ama o zaten efsanelerle, şiirlerle, şarkı ve türkülerle o kadar güzel anlatılmış ki bana hatırlatması kalmış.
''Herkese aitim ve kimseye ait değilim'' (Homeros)dermiş ya zeytin, ben onda o dağın taşın arasından, kimsenin yardımı olmadan yetişmesine, denizin tuzlu rüzgarı ve karanın sert koşullarına rağmen güçlü kökleriyle hayata bağlanıp hayat verişine hayranım.
Biliyorsunuz efsaneler (söylenceler) yıllar yılı gerçekte olmuş gibi anlatılır. Olaylar bazen doğaüstü olabilir ama çoğunlukla gerçek olaylara ve gerçekten yaşamış kişilere ait olduğu söylenir. Zeytin söylenceleri sizlere neler düşündürecek bakalım?
Efsane bu ya 930 yaşına gelen Hz.Adem öleceğini hisseder ve
Tanrıdan, kendisini ve tüm insanları bağışlamasını dilemek için, Hz.Adem'den sonra dünyaya gönderilen ikinci (Kuran'da ismi geçmeyen), dünyada doğan ilk peygamber olan oğlu Şit'i (Şis) görevlendirerek cennet bahçesine gönderir. Bahçenin bekçiliğini yapan melek, Şit'in dileği üzerine İyi Kötü Ağacı' ndan üç tohum alır ve babasını toprağa vermeden önce bu tohumları onun ağzına koymasını söyler. Tabar Dağı yakınındaki Hebran Vadisine gömülen Hz.Adem'in yattığı yerden üç fidan yeşerir. Bunlardan biridir Zeytin. Tanrı ve insan arasında barış sağlanmıştır.
Nuh Tufanı durulduğunda Hz. Nuh suların çekilip çekilmediğini anlamak için bir güvercini güneşin battığı yöne salar, güvercin geri döner. Yedi gün sonra yine salar, bu defa gagasında yeni koparılmış zeytin yaprağıyla döner. Bu suların çekilmiş olduğunun müjdesidir. O günden bugüne ağzında zeytin dalı tutan güvercin ümidin, barışın, bolluğun, zeytin ağacı da tufanın yok edici gücüne karşı ölümsüzlüğün simgesi olmuş. ''Siz gelmeden önce de buradaydım, siz gittikten sonra da burada olacağım'' dediğini söyler Homeros.
Yine bir kutsal kitap anlatısında; Ağaçlar kendilerine Kral seçmek isterler. Zeytin Ağacına giderler, bize kral ol derler. Zeytin ağacı insanlık için yapabildiklerine bakıp, pasif kalacağı bu görevi reddeder. Ağaçlar bu defa önce İncir sonra Asmaya giderler, onlar da aynı nedenle hayır derler. Sonunda kim kral olur?- Karaçalı...
Mısırlılar zeytinyağı üretmeyi Yunanlı ve Filistinlilerden çok önce bilmekteymişler. Tanrıça İsis'in zeytin ağacı yetiştirmeyi ve nasıl işleneceğini öğrettiğine inanırlarmış. Tutankamon'un zeytin dallarından yapılmış ''Adalet Tacı'' adaletin ve tanrısallığın simgesi imiş. M.Ö 2500 yılında inşa edilmiş en eski firavun piramidi Sakkara'nın duvarlarında zeytin yağı sıkma figürleri bulunmuş.
'Zeytin bütün ağaçların ilkidir.' 'Olea prima omnium arborum est' .
Eski Yunandaki efsaneye göre ise; Zeus, Atina'yı hangi tanrının koruyacağını belirlemek için Tanrılar Meclisini toplar, yeni kente en değerli armağanı veren Atina'nın koruyucusu olacaktır.
Deniz tanrısı Poseidon üç başlı mızrağını savurur karşı kayalara bir su pınarı çıkar ortaya ama suyu tuzludur. Bir başka anlatımda ise üç başlı mızrağını yere vurur yerden denizde rüzgar kadar hızlı ve güçlü bir at çıkarır.. Akıl, bilim ve sanat tanrıçası Athena ise saplar mızrağını toprağa önce bir filiz çıkar ve bol meyveli bir zeytin ağacına dönüşür. Yüzyıllarca yaşayacak bu ağacın gölgesinde insanlar serinleyecek, odunlarıyla ısınacak, meyvesinden elde edilen sağlıklı sıvıyla lezzetli yemekler yapacak, yaraları iyileştirecek ve geceleri aydınlatacaktır. Yarışı Athena kazanır, ağaç Akropolis'e dikilir. Poseidon'un oğlu Halirrothios bu yenilgiyi kabullenemez ağacı kesmek için baltayı sallar ama...Balta ters döner Halirrothios'un başını keser. Muhafızlar tarafından korunan bu ağaç Pers işgalinde (M.Ö 480) Akropolis'le birlikte yanar. Yıkıntılar arasından filizlenir, canlanır ve bu ağacın zeytin ağaçlarının ilki olduğu söylenir.
Ve tarihte bilinen ilk Zeytin Koruma Kanunu, Antik Yunan'da Solon Kanunlarında (M.Ö 6 bin) görülüyor. Zeytin ağacı kesenin cezası ölüm.
Eski Romalılar ''vivax oliva'' demişler yedi canlı zeytin anlamında. Bunu çok uzun ömürlü (ortalama 300-4000 yıl)olduğundan mı, köklerinden yeniden doğduğundan mı yoksa meyvesinden, çekirdeğinden, yağından, yaprağından, dallarından yüzyıllarca ayrı ayrı yararlanıldığından mı söylemişler bilmiyoruz ama doğru söylemişler.
Orta Asya'dan Anadolu'ya gelen Türkler önce arapçanın etkisiyle zeytun sonra da zeytin demişler.
Kendiliğinden çıkan yabani zeytine ''Delice'' ,ondan elde edilen yağa da''Çoral'' deniyor, bu yağ ilaç gibi kullanılıyormuş.. Delice zeytini hatırlarsınız hani İspanya Hükümeti'nin güya odun kömürü yapmak için satın aldığı, bizim de gözümüzü kırpmadan, içimiz acımadan söküp gönderdiğimiz ağaçlar. Hastalanmazsa her mevsim yapraklı, ürünü ise bir yıl çok (var yılı), bir yıl az (yok yılı)verir deniyor ama var yılında meyveleri toplanırken sopalarla yediği dayağın acılarını, kırılan dallarını ancak iyileştiriyor olmasın. Bir de meyve vermeyen ağaçları korkutma var kültürümüzde. ''Keserim Ha...''deyip baltayı savurmak ve ağacı yaralamak. Zeytin ağaçlarının gövdelerindeki izler o korkutmalar mıdır acaba?
Zeytin ağacı hakkında bilinen en eski kayıt 39 bin yıl önceye, Santorini adasında bulunan zeytin yaprağı fosillerine dayanıyor. Kuzey Afrika'da Sahra bölgesinde M.Ö 12 bin yıllarına ait zeytin ağacı bulgularına rastlanmış. Akdeniz bitkisi olan zeytin Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor.
M.Ö 4 bin yıllarında Mardin, Kahramanmaraş ve Hatay üçgeninde ilk zeytin hasadı kayıtlara geçmiş.
Dünyada en yaşlı zeytin ağacının Girit'te 2-4 bin yaşlarında olduğu tahmin ediliyor. Manisa'nın Kırkağaç ilçesinde halen meyve veren 1658 yaşında bir zeytin ağacımız var. Muğla'nın Milas ilçesinde yaşının 3000 olduğu söylenen zeytin ağacının meyvelerinden elde edilen zeytinyağının litresi 100.000 liradan açık artırmayla satışa çıkacağını yazıyordu gazeteler.
Ayvalık 2004 yılında coğrafi işaret almış. Geçen yıl pandemiden dolayı yapılamasa da yıllardır Ekim, Kasım aylarında Kuzey Ege ve Marmara bölgelerinde yerel ve uluslararası gerçekleştirilen Zeytin Hasat Şenlikleri var.
Teos'daki zeytin ağaçlarının içindeki 1800 yıllık bu ağaca Türk mitolojisinin ana Tanrıçası ''Umay Ana'' adı verilmiş,
Çok çeşidi var zeytinin, siyahı, yeşili, pembesi ve hatta beyazı. Cinsine göre Ayvalık, Gemlik, gülümbe, domat, eşek, zeytini, erkence, hurma...Karadeniz'de patos, Güneydoğu'da halhalı...Yapılışına göre sele, çizik, kırma... Ve söylemeden geçemeyeceğimiz Karaburun'un ağaçtan toplandığı gibi yenen HURMA zeytin. Hepsini afiyetle yediğimiz, yağlarıyla sağlıklı beslendiğimiz mucize.
Dağımızdan taşımızdan fışkırırken bu ölmez ağacı, kıymetini bilelim... Ve birer fidan dikelim Usta'nın dediği gibi...
...
Yani öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Yetmişinde bile mesela, zeytin dikeceksin.
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
YAŞAMAK yani ağır bastığından
Nazım Hikmet
Yorumlar
Yorum Gönder