Mavi gözlü Kent- TEKİRDAĞ

Marmara'nın mavi gözlü kentine bu yaz gidebildik. Kumbağ'a yıllardır davet eder amcamız,yengemiz kısmet bu yılmış. İzmir-Tekirdağ arası 700 km, aslına bakarsanız git git bitmeyen bir yol gibi ama güzergah o kadar güzel ki anlamıyorsunuz. İzmir, Ayvalık, Edremit, Akçay, Çanakkale, feribot derken keyifle varıyorsunuz. Bandırma üzerinden daha kısa (500 km) deniliyor. Sabah çıktık akşam önce Tekirdağ sonra Kumbağ'dayız. Eskiden ilçe imiş şimdi mahalle. Ulaşım kolay, minibüsler ve Belediye otobüsü var. Işıklı, hareketli, renkli bir tatil yeri ama çarpık kentleşme, aşırı betonlaşmadan  nasibini fazlaca almış. Havası, denizi güzel de bu kalabalık ve koskocaman AsyaPort ile ne kadar sürer?
Sabah deniz sonraa Tekirdağ'a gidip bakınmalı, nereye gitmeli, nereleri gezmeli?
Sahilde ilk durak:) Her zamanki gibi. Sevimli binası, çok ilgili çalışanları ve doyurucu tanıtım kitapçıkları ile gerçek danışma hizmeti veren bir ofis. Teşekkürler Gülenay Mergen, Erdinç Ekinci, İbrahim Irmak, Aybüke Çevik, Betül Beyazova, Tayfun Aytar.

Tarihi M.Ö. 6000 yıllarına dayanan mavi gözlü şehir Odrysler, Roma-Bizans İmparatorluğu, Bulgar Krallığı, Yunanlılar ve Osmanlı Devletine ev sahipliği yapmış.Buluntularda rastlanan ilk halk, Tekirdağ ve Trakya tarihinde rolü büyük Trak'lar. Heredot'a göre Hindu'lardan sonra dünya üzerinde yaşamış en büyük halk.
Tarihte ilk olarak Resisto, daha sonra Rhaedestos, Ortaçağ boyunca Rodosto, Osmanlılar şehri ilk aldıklarında da Rodoscuk olarak adlandırılmış. Osmanlıların daha sonra kullandıkları ''Tekfurdağı'' adı, Cumhuriyetin ilk yıllarında Tekirdağ olmuş. 
Tekirdağ yürüyerek, kolayca gezebileceğimiz bir şehir. Dolmuşların geçtiği yoldan içeri doğru girince başlıyor hikayesi. Karşınızda bir pehlivan heykeli,
Tekirdağlı Hüseyin Pehlivan. Bulgaristan'da, Kırcaali'nin Alkaya köyünde 1908 yılında doğmuş.babası da Ali Osman Pehlivan. Kırkpınar tarihinin en önemli Başpehlivan'ı. 9 yıl üstüste aralıklarla 13 kez Başpehlivan olan Hüseyin Pehlivan Kurtdereli Mehmet Pehlivan anısına yaptırılan altın kemeri ilk kuşanandır. Yurt içi, yurtdışı, çok önemli başarılarından sonra Kırkpınar'a niçin geldiğini soranlara ''Buraya güreşmeye değil hacca geldim. Burası hepimizin Kabe'sidir. Koca Yusuf'ların güreştikleri bu meydana çıkarken kendimden utanıyorum çünkü onlar kadar olamadım.Kendime güveniyorum çünkü ben de onlardanım.''dediği söylenir.
 Tekirdağ'ın simgesi ''Kiraz'' cumhuriyet meydanı.
 ''Üç Kemaller Diyarı''Tekirdağ, Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyeti kurmadan önce ve sonra 5 kez ziyaret ettiği, vatan şairimiz Namık Kemal'in doğduğu, 5. ve 6. dönem Tekirdağ milletvekilliği yapmış  şair, yazar, siyasetçi ve diplomat Yahya Kemal Beyatlı'nın şehirdir.
Namık Kemal adını her yerde göreceğiniz bu şehirde elbette bir ''Namık Kemal Evi''var. 21 Aralık 1840 tarihinde Tekirdağ'da doğan Namık Kemal anısına, Namık Kemal Derneği, İl Özel İdaresi, Tekirdağ Eğitim Vakfı, Tekirdağ Belediyesi, vakıflar, okullar, gönüllü kuruluşlar ve halk desteğiyle 21 Aralık 1993'te hizmete girmiş.
Sezai Kurt Bey, edebiyat öğretmeni, yazar, Tekirdağ sevdalısı gittiğinizde göreceksiniz şehrini seven insanların çabasını. Bir gazete çıkarmışlar tam belgesel. ''Namık Kemal ve Tekirdağ'' isimli kitap için teşekkürler Sezai Kurt.
19.yüzyıl Osmanlı mimarisi tarzında üç kat, aslına sadık kalınarak yapılmış. İçinde neler yok ki.
Namık Kemal Evi salonu




 Yer ve sunum önemli.





 Biz Namık Kemal'i dinlerken Sezai Kurt Bey'den misafirini tanıştırdı. Hüseyin Bayol Bey, Tekirdağ Tarih Bilincinde Buluşanlar Derneği Başkanı. Ne güzel olmuş, iyi ki karşılaşmışız. Şehri için vefa ile, yürekten çalışan Hüseyin Bey, bana Tekirdağ ile ilgili iki kitap gönderdi ki okuduklarımı Tekirdağ'lılar bilmez.
 Bu çok güzel çalışmayı bana kazandırdığınız için teşekkürler Hüseyin Bayol Bey.

Dışarıda yağmur biraz hafifledi buradan uzak nokta Rakoczi Müzesi'ne gidiyoruz bundan sonra anlatacağım yerler bu ikisi arasında ve yürüme mesafesi.
Eski Belediye Binası; Tekirdağ'ın ilk belediye teşkilatının kurulduğu 1879 yılında inşa edilmiş.
Valilik Binası; 1913 yılında  Mutasarrıf Selanikli Hüsnü Bey tarafından inşa ettirilmiş.
RAKOCZİ MÜZESİ
 Macar Prensi II.Ferenç Rakoczi'nin 1720'de Tekirdağ'a gelip 1735 yılında, ölümüne kadar kadar Osmanlı Hükümeti'nin misafiri olmuş. Tercümanlığını da 1729 yılında ilk Türk matbaasını kuran İbrahim Müteferrika yapmış.Oturduğu Osmanlı mimarisi Türk evi, 1932 yılında Macar Hükümeti tarafından aslına uygun müze haline getirilmiş.
Budapeşte yazısında söz ettiğim evi görmüş oldum böylece.

Giriş bileti  olarak böyle bir kartpostal alıyorsunuz, güzel düşünülmüş ama ilgilisi ilgisiz.
Dijital müzecilik anlayışı, televizyon anlatımları.
Mutfakta kuyu, dolapta lavabo.


 Şahane Marmara manzarası, aydınlık, duvar, kapı ve camlarda zarif işlemeler.


ARKEOLOJİ VE ETNOGRAFYA MÜZESİ
Kapanışına az bir süre kalmış müzeye zarif görevlisi Kemal Bey'in davetiyle(adını  yanlış hatırlıyorsam özür dilerim) alelacele girip gezmeye başladık. Tavsiyem aceleye getirmeyin!
1927 yılında Vali Konağı olarak inşa edilen  Cumhuriyet dönemi ilk yapılarından olan kagir yapı, 1977 yılında aslına uygun restore edilerek müze haline getirilmiş. İçinde ve bahçesinde tarih öncesi çağlardan eserler sergilenmekte.
 Trak Kralı KERSEPLESTES;MÖ 4.yüzyılda yaşamış, 1998 yılında Hareket Tepe Tümülüsündeyapılan kazılarda mezarın içinde bulunan kraliyet çelengi,rahiplik çelengi, kıyafetlerle birlikte Kralın Heykeli'de aslına uygun aynı kumaşlardan giydirilip sergilenmiş.



Sıvı ölçer
Tarihi burada noktalayıp yürüyoruz. Karşımızda ERTUĞRUL FIRKATEYNİ Anıtı.
1890 yılında iadeyi ziyaret için Japonya'ya gönderilen,büyük bir fırtınaya yakalanarak batan, kaptanlığını Tekirdağ'ın Dedecik köyünden Yarbay Ali'nin yaptığı ve 587 denizcimizin hayatını kaybettiği fırkateynin adını almış bu mahalle. Pasifik okyanusunda yapılan batık çalışmalarında  1860 yılına ait dünyanın en eski zırh delen mermileri bulunmuş.
Tatlı molası, tatlılar güzel ama Edirne'de Hayrabolu tatlısı daha güzeldi.
 ESKİ CAMİ
1830 yılında yaptırılmış, 1912 de deprem sonucu yıkılan minaresi kesme taştan ve tek şerefeli olarak inşa edilmiş.
ORTA CAMİ
Eski Cami ile Rüstem Paşa Camisi arasında kaldığından bu isim verilen caminin ilk yapım tarihi bilinmiyor. Yıkılması nedeniyle 1855 yılında yeniden inşa edilmiş. Kesme taştan, tek şerefeli minareli caminin yan tarafındaki bahçede bir çay için.

RÜSTEM PAŞA KÜLLİYESİ
Kanuni Sultan Süleyman'ın sadrazamı Damat Rüstem Paşa tarafından1553 yılında Mimar Sinan'a yaptırılmış, 1841 yılında restore edilmiş. Şu anda da çalışmalar var. Cami, medrese, bedesten, kervansaray, hamam, imaret ve kütüphaneden oluşmakta iken şu an kervansaray ve imareti bulunmamakta imiş.

RÜSTEM PAŞA BEDESTENİ
Halen ayakta kalmaya çalışan bedesten ''Beni görmesen daha iyi '' der gibi, üzücü... Tarihine sahip çıkan Tekirdağ'a yakışmadı.



MURAT HÜDAVENDİGAR Anıtı
1361 yılında Çorlu Kalesini Bizanslılardan alarak Tekirdağ ve Trakya'nın Osmanlı Devletine kazandıran I. Murat.
 Tatlıları yedik, gezdik, çayları içtik. Şimdi de yemek zamanı:) Tekirdağ köfte yemeden olmaz.
Karnımız da doydu çarşının içinden merdivenlerle deniz kenarına.Çok geniş bir sahile sahip Tekirdağ bunu çok güzel değerlendirmiş. Canlı,renkli bir görüntüsü var.
İlköğretmen Atatürk Anıtı; 26 Ekim  1973 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin 50. Kuruluş yıldönümünde  yapılmış. Türk halkının eğitim seviyesini yükseltmek amacıyla yapılan Harf Devrimi'ni  23 Ağustos 1928'de Tekirdağ'da başlatmış. 1928 yılında Atatürk'e Bakanlar Kurulu tarafından ''Başöğretmen'' unvanı verilmiş.
Bastığınızda klasik müzik çalan klavyesi, 1856 yılında yaptırılmış, üstünde Osmanlı kavuğu formlu Sahil Şadırvanı, modern heykelleri, kafeleri, oyun parkları...


Bu dolu dolu Tekirdağ, Kumbağ, Şarköy gezilerinin konukseverleri amcamız ve yengemiz, teşekkürler size, iyi ki varsınız:)
Bir daha gelir miyim? Gezilecek daha çok yer var, KEYİFLE:)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar