Kumbağ-Şarköy- TEKİRDAĞ


Tekirdağ- Kumbağ arası 11km. Belediye otobüsü ve dolmuş çok, ulaşım kolay. 8.,9.kilometrede Babaros Köyünü gördüğümüzde bir ara uğrayalım dedik ama olmadı.
Antik kaynaklardan, bu tarihi liman kentinin M.Ö.6. yüzyılda Samos'lu kolonistlerin ''Propontus''(Marmara) kıyısında kurdukları ''Bizanthe''kentinin burası olduğu düşünülmekte. Sahille mezarlık arasında tarihi kalıntılar  olduğu biliniyor.Romalılar devrinde ''Panium'', daha sonra Panados, Banados olarak isimlendirilen köy Cumhuriyet döneminde ''Barbaros'' olarak adlanıyor. Limandan Marmara Adası, Avşa Adası, Erdek, Saraylar, Karabiga ve Bandırma'ya feribot seferleri var. Yani çok yeri gezebilirsiniz. Deniz dolgu alanı üzerinde Türkiye'nin en büyük konteynır limanı da buraya inşa edilmiş.
Köyün içinden geçtikten sonra Kumbağ başlıyor.
Ganos dağlarının Marmara kıyılarında kurulmuş, tarihi oldukça eskiye dayanan ''Kumbos''isimli küçük bir Rum balıkçı köyü iken Balkan Savaşı ve sonrası Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya göçmenlerinin yerleşim yeri olmuş. Şimdi ne kadarı oradadır  bilinmez ama çarpık yapılaşmalı, estetik görünümü olmayan, çok kalabalık bir tatil yeri.
 Kumbağ adını bağlarından ve kumsalından aldığı söyleniyor. Eskilerden kalma, yüz yaşın üstünde olduğu  söylenen Taş Şaraphane binası(kapalı), bir iki eski evden başka tarihi bir şey yok ama yapılaşmaya sınır yok.
Atıl durumdaki dinlenme tesisleri:(

Sahil akşam çok kalabalık, ne isterseniz var. Erik bile...
Şarköy; 
 Şarköy'e Tekirdağ üzerinden gitti ve döndük. Sahil yolundan kaçırdıklarımızı bile bile. Siz öyle yapmayın. Sahil yolunda eski bir rum köyü olan ve 625 m yükseklikteki Nişantepe'den Ayvasıl koyuna inebileceğiniz Uçmakdere, taş evleri ve çınar ağaçlarıyla Güzelköy, balık, şarap ve zeytinyağıyla ünlü Hoşköy ve Hoşköy'ün Hora Feneri var.1861 yılında Sultan Abdülmecit tarafından Fransızlara  yaptırılan fener, birçok filme ve diziye ev sahipliği yapmış. Kendi etrafında 360 dereceyi 20 saniyede dönen fener, her dönüşte 4 defa çakmaktaymış, üstelik tamamen demirden yapılmış bu fenerin bağlantılarında kaynak yerine vida kullanılmış. Göremedim,gel de üzülme.
 Neyse biz geldik Tekirdağ'dan Şarköy'e. Hem su alıp hem nereden gideceğimizi sorduğum Bey, caddede eskiden kalma sadece iki ev olduğunu, eski sayılabilecek evlerin de çoktan yıkılmış, çok kata döndüğünü söyledi.
Cumhuriyet Meydanından başladık.


 Ve zamana, ve yıkıcı insanoğluna direnenler.

 Şapkalı, şemsiyeli çöp kovası:)
Bir denizkızı çıkmış oturmuş masmavi denizin ortasında, insanoğullarını süzmekte. 
 Benim fotoğrafımı niye çekmiyorsun diyen sonra da nerede çıkacak diye soran neşeli Şarköy'lü.
 Hava sıcak serinleme zamanı, Alper Dondurma'ya gidiyoruz. Bir kaç yerde okumuştum. İyi ki gitmişiz, Ata'mın hiç görmediğim fotoğrafını görmüşüz.İyi ki eski fotoğraflarla  Şarköy'ü gezerek serin, tertemiz bir mekanda o nefis dondurmalı peynir helvasından yemişiz:)


Bu kadar dinlenme yeter. Gezmeye devam.


İnsanlar hep sokakta ama gölgede.
 Camii Kebir; bu caminin bahçesinde 1400 lü yıllardan mezar taşları varmış.
,
 Korumaya alınmış bir çınar:)

 Yol kenarı ama yoldan kolayca göremeyeceğiniz bir Osmanlı hamam kubbesi, önünde çay bahçesi var.

 Peynir helvamızı yedik, üzümlerimizi aldık, iletişime açık güzel insanlarıyla küçük sohbetler ettik artık dönme zamanı, belki size de gerekir:)






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar