En Güzel Kaleiçi

 
İki bin yıl önce Bergama kralı II.Attalos askerlerine ''Gidin bana yeryüzünün cennetini bulun'' der. Geze dolaşa Toroslardan aşağı inerken Antalya'yı gören askerler yeryüzü cennetini bulduklarını II.Attalos'a müjdelerler.

II.Attalos tarafından kurulan şehir Attalia, Stelai, Satalya, Adalya isimlerinden sonra Antalya olur. Kimler yaşamamış ki bu cennet yörede. Antik çağdan, Helenistik dönemden bir sürü uygarlık Likya, Lidya, Pamfilya, Bergama, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar hüküm sürmüş.

Modern şehir, antik yerleşimin üzerine kurulu olduğundan günümüze çok az antik çağ kalıntısı ulaşmış. Helenistik duvarların üzerlerinde antik yazıtlar bulunan birçok taş blog kullanılmış bunlarda korumaya yardımcı olmuş. Saat Kulesi, Hadriyan Kapısı, Hıdırlık Kulesi korunanlardan.

1972 yılında Antalya İç limanı ve Kaleiçi semti özgün dokusu ile''Gayrımenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından ''Sit Bölgesi'' olarak koruma altına alınmış.

Cumhuriyet Meydanı'ndan başlayıp, Üç Kapılardan çıkalım mı?

Meydanda ''Ulusal Yükseliş Anıtı'', 1964 yılında açılmış. Heykeltraş Prof. Dr. Hüseyin Gezer tarafından 6m. yüksekliğinde 12 ton bronz malzeme ile yapılmış.

Yerden birden bire yükselen anıt, 19 Mayıs 1919 tarihiyle başlıyor, basamaklarında devrimlerle yükseliyor, şahlanan gemsiz at bağımsız yükselmeyi, iki yandaki kız ve erkek figürleri gençliğin bekçiliği ve onlara duyulan güveni simgeliyor. Kurtuluş, birlik, beraberlik, güven ve bağımsızlığı simgeleyen çok anlamlı bir Atatürk Heykeli.

Kaleiçi çok eski bir yerleşim merkezi olduğu için çokça medrese, cami, mescit, türbe, hamam... var. Sadece tarih değil, tarihi mekanlarda konaklanabilecek, oturulup keyifle yiyip içebileceğiniz, hoş vakit geçireceğiniz harika yerler var.  


Büyük bir bölümü yıkılarak yokolmuş, at nalı şeklinde , içten ve dıştan surlarla çevrili imiş Kaleiçi. Surların üzerinde elli adımda bir 80 tane burç varmış. Eski limanda, Liman mendireğinin bir kısmı ve limanı çevreleyen sur halen ayakta. Surların içinde kiremit çatılı 3000 kadar ev var.

Cumhuriyet Meydanındaki seyir teraslarından ayrılabilirseniz Yivli Minare Külliyesi içinde yer alan Mevlevihane, Zincirkıran Türbesi, Nigar Hatun Türbesi, Selçuklu Medresesi, Gıyaseddin Keyhüsrev Medresesi, Yivli Minare ve cami hemen önünüzde.




Yivli Minare, Antalya'daki ilk islam yapılarından. Kaidesi kesme taştan, gövde kısmı tuğla ve firuze renkli çinilerden örülmüş, 8 yivli, 38 metre yüksekliği ve 90 basamağı var.
Cami minarenin batısında Anadolu çok kubbeli cami türünün ilk örneği olduğu söyleniyor. Altı adet kubbesi var, bina yapısında antik kalıntılar kullanılmış.


Yivli Minare camii'nin içindeki  bu kalıntılar 2005-2010  yılları arasındaki çalışmalarda çıkmış, su arklarının 800 yıllık olduğu söyleniyor. Yazılı belge yok ama iki varsayım var. Birincisi; hamamdan gelen sıcak suyu kullanarak ısınma için kullanılmış kalorifer sistemi aynı zamanda soğuk su geçirerek soğutma sistemi. İkincisi; içme suyu kaynaklarından kanallarla getirilip, su ihtiyacını karşılayacak bir sarnıç oluşu. Her ne olursa bulunmuş ve korunmuş olması çok önemli.


İmaret Medresesi, I. Alaadin Keykubat tarafından 1219-1238 yılları arasında, Yivli Minare'nin hemen yanında yapıldığı biliniyor. Kitabesi silinmiş Medrese şimdi ne yazık ki ticarethane olarak kullanılıyor.


Yivli Minarenin yanındaki çalışmalar.


Gıyasettin Keyhüsrev Medresesi 1239 yılında Atabey Armağan tarafından yaptırılmış ama sultan adıyla söylendiğinden Gıyasettin Keyhüsrev Medresesi adıyla anılmış.  Sadece ana kapısı  kalmış.




 
Kale Kapısı (Kaleiçi'nin karaya açılan ana kapısı) mevkiinde bulunan Saat Kulesi, dönem olarak II. Abdülhamit'in tahta çıkışının 25. yılında Saat Kuleleriyle ilgili fermanına göre 1901 yılını işaret etmekte. Dış surlar üzerine inşa edilen kule, beşgen burç üzerine kare planlı, soğan biçimli kubbeli yapılmış  yapılmış. 1930 lu yıllarda yapılan yenilemelerde kubbe kaldırılmış.


Tekeli Mehmet Paşa Cami adını Lala Mehmet Paşa'dan alıyor. 1850 ve 1940 yıllarında geçirdiği onarımlarda kesin yapılış tarihi bilinmese de  1500'lü yılların sonu 1600' lü yılların başı olarak düşünülüyor. Yeni yapılan çalışmalarla pek çok göz alıcı eserin ortaya çıktığı söyleniyor. Şu anda hala kapalı.


Hemen yanı başında kurtarılmayı bekleyen bir konak, hiç yüzüne bakılmamış:(


14. yüzyılda, doğu sur duvarına bitişik yapılmış Nazır Hamamı. Bir Selçuklu yapımı Ahi Kızı Mescidi.

Antalya Oyuncak Müzesi 23 Nisan 2013 tarihinde Sunay Akın tarafından açılmış. İçinde dünyanın her tarafından üç bin kadar oyuncak varmış. Oyuncak müzelerinin, çocukların tarih, kültür ve müze bilincini öğrenmesine ve geliştirmesine yardımcı olduğunu düşünürüm.

Karatay Medresesi 1250 yılında Celaleddin Karatay zamanında yaptırılmış. Osmanlı'nın son yüzyıllarında Karadayı Mescidi olarak anılmış ve önündeki sokak da bu isimle anılmış. Anıtsal taçkapısı ve orjinal mihrabı ile dikkat çekiyor.




Böyle tarihi yapılar onarılıp yenilenirken ya da işlev kazanması için birşeyler eklerken ruhunu kaybetmesi üzücü:(

Türkiye'nin ilk  Deniz Biyolojisi Müzesi ise Yat Limanında.Türkiye denizlerinde yaşayan yaklaşık 500 tür deniz canlısının sergileniyor.

Attleis antik kenti kurulmadan önce ''Korykos'' Kaya Kovuğu diye bilinen Yat Limanı yarım daire biçiminde doğal bir liman. Dalgakıranlar helenistik duvarlar üzerine inşa edilmiş. Eski halinde liman girişinde iki kule varmış birinin deniz feneri olarak kullanıldığı düşünülüyor. Bu iki kule arasında da zincir çekili imiş. 

İskele Mescidi ,Yat limanı'nda, surun hemen önünde köşk gibi bir mescit,1903 yapımı ama yerinde daha önceleri bir cami olduğu düşünülüyor. Hemen yanında Kırkmerdiven 44 taş basamakla yat limanını Kaleiçine bağlıyor.

Mermerli Parkı ve ucunda falezlerin dibinde pırıl pırıl bir deniz Mermerli plajı 




19. yüzyıla tarihlenmiş iki konaktan oluşan Etnoğrafya Müzesinde, Türk İslam Eserleri ile Osmanlı eserleri sergilenmekte.

Balıkpazarı Hamamı(13. Yüzyıl), bulunduğu sokaktaki pazarcı esnafının temizlik ihtiyacı için yapılıp, o adla anıldığı düşünülüyor.

Ahi Yusuf Mescidi de,   Karamolla (Makbule)Mescidi de  Kitabeleri  olmadığından kesin yapılış tarihleri bilinmiyor, 13. yüzyıl yapımı olduğu düşünülen tek kubbeli yapılar.

Kaleiçi yerleşiminin 2500 yıllık mazisi var. Evlerin bir cepheleri sokağa, diğer cepheleri avluya açılır. Evlerin yapımında soğuktan çok güneşi önlemeye, serin alanlar yaratmaya çalışılmış. İki ya da üç katlı evlerin bazılarında arakatlar var depo ya da kışlık oda olarak kullanılan. Alt katlarda çoğunun zemini''Rodos işi'' denilen siyah-beyaz çakıllardan geometrik ya da figüratif desenli mozaik kaplı,kuyunun, ocağın, ahır ve deponun olduğu taşlık ve avlu. Taşlıktan birinci kata iç merdivenler varsa ara kat ve üst katta sofaya açılan odalar. 



Kesik Minare; Şehzade Korkut Cami, Kırık Minare, Cumanın Cami, Cami-i Kebir, Selçukluların Antalya'yı fetihinden sonra Camii Cedid(Yeni Cami)

M.Ö 330-30 tarihleri arasında inşa edilen, Roma dönemi boyunca Agora olarak kullanılan camininde içinde bulunduğu arkeolojik alan en eski yaşam mekanlarını barındırmakta. Bu alanın bir köşesine M.S 6. yüzyılda yapılan  anıtsal  kilise daha sonraki dönemlerde cami olarak kullanılmış.

1896 yılında geçirdiği büyük yangında ahşaptan minare külahı yok olmuş kaderine terkedilmiş. 2017 yılından bu yana kapsamlı bir yenileme geçiren cami hala bakımda. Eski halinde kalıp, yenilemelerle açık hava müzesi olsaydı keşke...

 

Sultan Alaadin Camii Rum kilisesinden ( Panhagia kilisesi)Alaadin Keykubat tarafından camiye çevrilmiş. Tavanındaki melek figürleri ve gökyüzü motifleri duruyor, avlusunda çanı duruyor demişler ama ben kulesini gördüm.

 

Yeni Kapı Rum Kilisesi 1844 yılında moloz taştan yapılmış. Kapısının iç yüzünde Rumca ve Karamanlıca yapı yazıtı var.2011'de restore edilip  Antalya'daki Rus toplumunun ibadetine sunulmuş.

Ve yine bir hamam, Yeni Kapı Hamamı( Gavur Hamamı) 19. yüzyılın ikinci yarısında yapılmış. Çok temiz insanlarmış bu Kaleiçi'nde oturanlar.

Sefa Hamamı (Makbul Ağa Hamamı) Antalya'nın en ve tarihi hamamlarından.13.yüzyıl Selçuklu mimarisi ve alt yapıda Roma mimarisinin görüldüğü hamam 1450 yılında restore edilmiş, geçtiğimiz yüzyılda da modernize edilmiş soyunmalık(apoditeryum) kısmı. Diğer bölümlerde nemli sıcaklık(kaldoryum), külhan(praefornium) eski yapılarında imiş. Ben eskiye dair birşey göremedim dışardan, içini bilmiyorum.

Hıdırlık Kulesi Antik çağdan kalma , içinde kare şeklinde büyük bir kütle olduğu bilinen, savunma amaçlı ya da işaret ateşi yakılan bir yer olduğu düşünülmekte onun da çevresinde çalışmalar devam etmekte. Hemen yanındaki mekandan şahane günbatımını hiç söylemiyorum:)

Üç Kapılar: Hadrianus Kapısı Pamfilya'nın en güzel kapısı. M.S 130 yılında Roma İmparatoru Hadrian adına yapılmış. Şehir surları kapının dış kısmını kapatmış, kapı uzun yıllar kullanılmamış, iyi de olmuş.Sur kalıntıları yıkılınca ortaya çıkmış. Üst kısımları kubbe şeklinde üç açıklığın sütunları hariç beyaz mermerden oyma ve kabartma süslemeleri dikkat çekici. Kapının orjinalinin iki katlı olduğu, bu dört ayak üzerinde, üç gözlü girişli Roma Şeref Takı'nın üzerinde İmparator ve ailesinin heykellerinin olduğu var sayılıyor. Kapının iki tarafında, kapıyla aynı zamanda yapılmamış iki kule var. Güneydeki Julia Sancta kulesi, Hadrian devri eseri. Kuzeydeki ise alt kısmı antik çağ, üst kısmı Selçuklu eseri. Alttaki antik yol ise aynı Pompei.


Hadrian Kapısının önünde durduğumuzda yüzümüz kapıya dönükse tarihin ışığını, yola dönükse çağlar atlamış modern şehrin cıvıltısını duyumsarsınız.

Antalya gerçekten bir yeryüzü cenneti, gezilecek, görülecek çok yer var, anlatacak da...









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar